Yesâri Bey, Drama’dan Adapazarı’na göç eden bir ailenin çocuğu olarak Adapazarı’nda milli mücadelede yer almış, daha sonraki hayatında Türk Sanat Müziği’ne önemli eserler kazandırmış derviş meşrep usta bir sanatkârdı.
Yesâri Âsım Arsoy, 6 Ağustos 1896’da Drama’da doğdu. Doğum tarihi kendi ifadesine göre 1896 ise de çeşitli yayınlarda 1896-1900 yılları arasında değişen tarihlere rastlanmaktadır. Drama’da üç yıllık Nazîfî Mektebi’nin ardından Beykonağı Rüşdiyesi’ni ve yatılı okuduğu Yeni İdâdî’yi bitiren Mustafa Âsım idâdî yıllarında okulda vakit ezanlarını okumuş, aynı zamanda mahalle camisinde müezzinlik yapmıştır.
Adapazarı’nda Milli Mücadele Saflarına Katıldı
1912’de Balkan Harbi’nin başlamasıyla düşmanın işgalinden birkaç gün önce aile Drama’yı terkedip gemiyle önce Çanakkale’ye, daha sonra İstanbul’a gitti, ardından Adapazarı’na yerleşti. Sekiz yıl Adapazarı’nda oturan aile, Millî Mücadele sırasında 1920’de millî kuvvetlerin Adapazarı’na gelip otellerine yerleşmesi üzerine İstanbul’a göç ederek Fatih semtinde oturmaya başladı. Bu arada Adapazarı’nda iken Geyve civarında Çerkez Ethem kuvvetlerine katılan Mustafa Âsım 1917’de Antalya’da Millî İstihbarat Teşkilâtı adına Lloyd Triestino adlı bir İtalyan gemi firmasında acente kâtipliği yaptı. Ailesinin İstanbul’a yerleşmesi üzerine 1921’de İstanbul’a döndü ve 1923’te İzmit’te maliye memuru olarak çalışmaya başladı.
Adapazarı’nda Müzik Eğitimi Aldı
Adapazarı’nda Rehber-i Terakkî Mektebi hocalarından Recâi Bey ve bando mûsiki muallimi Muzıkalı Hikmet Bey’den nota hususunda hayli faydalanmış, mûsikiye ait temel bilgileri zekâsı ve yeteneğinin yanı sıra hocalarının rehberliğinde şahsî gayretleriyle ilerletmiştir.
“Meşhur olmaktan ziyade sanatkârım, şöhret afettir.” diyen klasik musikimizin son büyük bestekârlarından, yorumcularından Mustafa Âsım, bu yıllarda bestekâr Fehmi Tokay’la tanıştı ve Zeki Ârif Ataergin ile görüştü. 1930’da Colombia müzik şirketiyle anlaşarak pek çok eseri plağa okudu, anlaşma otuz üç yıl devam etti. İlk plaklarında annesi tarafından gelen Büyük Türkoğulları lakabı dolayısıyla ismi Mustafa Âsım Türkoğlu diye kaydedildi, 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile aile Arsoy soyadını aldı. Solak olduğu ve udu sol elle çaldığı için “Yesârî” lakabıyla anıldı.
Usta Ses Sanatçıları Eserlerini Okudu
Bu yıllarda eserlerinin başta kendisi olmak üzere Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi ünlü ses sanatçıları tarafından taş plaklara okunması onun yurt içinde ve yurt dışında şöhret bulmasını sağladı. Plaklar dışında kendisine teklif edilen yüksek ücretleri kabul etmeyerek piyasada okumayı reddettiğini söyler. Bunun başlıca sebebinin ise sanatı paranın hizmetine sokmayı asla kabul edemeyecek derecede ulvî bir mefhum olarak görmesi, kendisine Allah tarafından ihsan edildiğine inandığı bir nimeti para ile alınıp satılan bir metâ seviyesine düşürmeyi rabbine bir ihanet olarak kabul etmesi olduğunu ifade eder. 1991’de devlet sanatçısı unvanını aldı. 18 Ocak 1992 tarihinde vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. İsmail Hakkı Özkan’ın onun vefatına düşürdüğü ta‘miyeli tarih beyti şöyledir: “Rahmet’le üç ‘hû’ sesi geldi gece Hak’tan / Allah diye secde ederek göçtü Yesâri” (1412).
Klasik müzik sanatçısı Prof. Dr. Alaaddin Yavaşça şunları söylüyor: “Âsude ve gösterişsiz bir hayatı, ömrü boyunca tercih etmiştir. Zaten derviş mizacı, başka türlü yaşamasına imkân vermezdi. İsteseydi, dünya nimetlerine garkolacak imkânlara sahip olabilirdi. Ama o son derece mütevazı bir bütçe içinde, köşesinde yaşamayı yeğledi. Bu sayede manen yüceldi.”
Kaynak: islamansiklopedisi.org.tr