Adapazarı İslâm Ticaret Bankası üzerine…
Nostaljinin vazgeçilmez dürtüleri vardır. Eski olan bizi cezbeder. Nostaljinin romantizmine kapılmamak mümkün değildir.Böyle bir tablo içerisinde meselenin künhüne vakıf olmak, üzerinde durduğumuz meseleyi ortaya çıkaran veya onu var eden şartları konuşmak çoğu zaman hepimize zor gelir. Hal böyleyken, Osmanlı İmparatorluğunun iktisadî hayatta yabancılara tanıdığı büyük imtiyazlar ve gösterdiği müsamahanın hangi sonuçları doğurduğunu konuşabilir miyiz? Elbette. Bunu konuşmak bizi Devlet-i Aliyye’ye uzak eylemez. Çünkü şu bir gerçek ki, bu ahvâl içerisinde Adapazarı İslam Ticaret Bankası’nı ortaya çıkaran da Devlet-i Aliyye ruhudur.
Nazarlarınızı neden bu bankaya çektiğimizi yazının ilerleyen satırlarında daha sarih şekilde ifade edeceğiz. Şu günlerde restorasyon çalışmalarının müjdesi verilen, ilk adıyla Adapazarı İslam Ticaret Bankası Anonim Şirketi, ikinci adıyla Adapazarı İslam Ticaret Bankası Osmanlı Anonim Şirketi, üçüncü adıyla da Adapazarı İslam Ticaret Bankası Türk Anonim Şirketi’nin başta şehrimiz, daha sonra Anadolu ve Dünya için ne ifade ettiğini konuşmazsak, Anadolu’da neden var olduğumuz gerçeğini de gözden kaçırabiliriz.
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nu bu kuruluşa dair, “Zira, Adapazarı Bankacılığının başlangıcı sıradan bir bankacılık değildir. Ekonomik bir hareket olmaktan ziyade sosyal mânası olan bir tezahür, bir reaksiyon davranışı karşısındayız. Sonra da Türkiye çapında orijinal bir hareket” (Adapazarı’nın Şehirleşmesi ve Sosyolojik Problemleri: S.S.A.M neşriyatı, no. 1, s.40.) demeye iten şartları masaya yatırırsak, bu yapıyı daha da anlamlandırabiliriz. Kültürel tahakkümün peşisıra, parayla tahakküm altına alınmaya çalışılan Türkler, sosyal mânası ve tezahürüyle elbette bir reaksiyon gösterecekti. Bu işaret fişeğinin Adapazarı’nda hayat bulması bizleri nasıl gurura sevk etmesin?
Kronolojik gerçekleri elbette konuşabiliriz, ancak Adapazarı İslam Ticaret Bankası’nın kurucularını bir araya getiren inanç neydi? Onu da konuşalım. Hem de onların kuruluş manifestosuyla; “Müessesemizin 10 sene evvel teşkiline saik olan zevat bittabi hatırlarlar ki, şirketimiz tüccar ve esnafı mukaddema piyasamızı tahtı tahkim ve istilâlarında bulunduran ecanip sermayesinin ve vatansız muhtekirlerin murabaha ve ihtikârından kurtarmak ve az faizle islâm tüccara ikrazat yaparak milli ticaretin inkişafına yardım maksadıyla teşekkül etmiştir.” (Adapazarı İslâm Ticaret Bankası, 1922 yılı İdare Meclisi Raporundan.)
13 Adapazarlı isim bir araya gelip, çevrelerini saran ve kendilerine yaşam hakkı tanımayan odaklara karşı “İslâm Ticaret Bankası” ismiyle 13 Ocak 1913 tarihinde bu bankayı kuruyor. Bankanın bu ismi taşıması asla tesadüf olmadığı gibi, sadece ticari bir ideal taşımadığı da ayan beyan ortadadır. Bu sebepledir ki 1928 yılı İdare Meclisi Raporunda bu durum şöyle izah ediliyor, “1913 senesinde, hristiyanların teşkil ettiği Adapa zarı Bankasından tefrik için, bankamız unvanına konulan İSLÂM sıfatına… “ Kurucuların İslam Ticaret Bankası’yla açtığı cephe, günden güne büyüor ve en zor şartlarda Adapazarı’ndan dünyaya ekonomik bir harp ilan ediliyor.
Hacı Adembeyzade İbrahim, Sipahizade Hamid, Numanbeyzade Hacı Numan, Seyyid Ahmet, Hacı Ali Fevzizade Hacı Rıza, Diyarıbekirlizade İbrahim, Şumnulu Hacı Mehmet Hilmi, Seyyid El Hac Ahmet Nazmi, Hacı Salimbeyzade Ethem, Hacı Hafızzade Mehmet Ziyaiddin, Hasanzade Mustafa Nuri, Hafızağazade Bekir, Ethem Ustazade İsmail Hakkı Efendi gibi 13 isimden oluşan heyet bankayı kurar. Banka kısa sürede mutevazı bir sermayeyle büyüyerek önemli bir görev ifa etmeye başlar. Bir süre sonra Anadolu’ya yayılan banka Müslüman tüccarlar için önemli bir çıkış yolu olur. Şüphesiz bu bankayı ortaya çıkaran ideal bugünlerimize örnek teşkil edecek niteliktedir. Ne mutlu bizlere ki Adapazarı’nda tohumları atılan bu onurlu mücadele mirasına ortağız.
Toparlayacak olursak, yazıya başlığını veren soruyu neden sorduğumuz bahis konusu olduğunda, zamanla banka adından İslâm’ın çıkarılması bizi bu soruyu sormaya itmiş olabilir. Bankanın 1926 tarihli İdare Meclisi Raporunda “İSLÂM kelimesinin bir hristiyan bankasından ayrılmak maksadı ile Banka unvanına ithal edilmiş olduğu şimdi böyle bir rakip ortada bulunmadığı için, mezkûr kelimenin de kullanılmasında fazla zaruret bulunmadığı kabul edilmekte ve şirket isminin ADAPAZARI TÜRK TİCARET BANKASI ANONİM ŞİRKETİNE dönüştürülmesi”ne dair bahsi geçen karar her ne niyetle yapılmış olursa olsun ortaya çıkan sonuç bazı şeylerin izahatını yapmış oluyor.
Kuruluşunda, Bosnavi Hacı Adem Beyzade İbrahim Bey’den Diyarbekirlizade İbrahim’e ve Şumnulu Hacı Hilmi’ye varana dek farklı kimlikler ecnebilerle topyekûn savaşmayı göze aldıkları için safî bir Türk kimliğiyle yâd edilmişlerdir. Her ne niyetle İslâm kelimesi bu bankanın adından çıkarılırsa çıkarılsın, Adapazarı’nı mayalayan çok kültürlü zenginlik “Türk” kimliğiyle taçlanmıştır. Türk ve İslâm kelimeleri birbirinden ayrılmadığı gibi, Türk’ten murad İslâmdır.
Bu açıdan, şehrin gündeminde yer alan Türk Ticaret Bankası’nın ehemmiyetini yine vurgulamak istedik. Sembolik değeriyle Adapazarı’nın en önemli kuruluşlarından birinin tekrar müze olarak hayat bulması son zamanların en ümit verici gelişmesidir. Hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Yazan: Ömer Kâhyaoğlu