Sezai Karakoç Geyve için ne ifade etmektedir?
Hangi mesele olursa olsun doğru yerinden kavrandığı ve anlaşılmaya başlandığı vakit, en nihayetinde, hak verdiğimiz fakat açıklayamadığımız bir anlam bütünlüğü bırakır zihinlerimizde. Bir Müslüman için sanatın anlamının ne olduğu meselesi hakkında binlerce satır kaleme alınmıştır bugüne dek. Alınacaktır ve elbette alınmalıdır da. Ama bu hayatî meselenin özüne bizi götürecek kavrayışa vardığımız zaman, tüm yazılanlar bir kenarda kalarak bizde sanat, bir anlayış ve kavrayış olarak yaşayacaktır.
Sanatın bir kolu olarak Şiir bizlere önemli ve değerli şeyleri varlığını dile getirerek etki etmez hayatlarımıza. Şiir bizlere önemli ve değerli şeylerin hali hazırda var olduğunu gösterir. Şiir yaşamın fizik dünyasının üzerinde ki anlamını öğretir bizlere. Şiir Dünyayı açıklama ve anlamamızda hakikat yolunu aydınlatan bir fener misali hakikati sır ve güzellik yoluyla arama işidir. Şiir üstün idraktir. Bizleri en karanlık dünyalardan üstün sezişlere götürmenin sihirli bir yoludur.
Şair ise dünyadan alır ve dünyaya verir. Şairin dünyada bizle yaşar iken onu şiire götüren şeylerin neler olduğunu, onun neleri anlayarak şiire yöneldiğini anlayamaz ve göremeyiz. Aldığı başka verdiği başkadır. Şair bizlere hala almaya ve vermeye değer şeylerin bulunduğunu ifade eder. Beşeriyetin varlığına tanıklık eder. Şair tıpkı bizler gibi gökyüzünün altında ve yeryüzünün üstündedir. Fakat ne yere ne de göklere aittir. Bize öyle şeyler söyler ki artık onun yer ile gök arasında nasıl durduğunu değil niçin durduğunu merak ederiz. Bu merak duygusu da bizi üstün sezişlere ve hakikate yöneltir.
Beşerin Tanıklığında Şair ve Şehrin Birleştiği Yer Geyve
1933 yılında Diyarbakır Ergani’de dünyaya gelmiş olan Sezai Karakoç, imge deryası olarak nitelendirilebilecek şiirleriyle Türk edebiyatına damga vurmuş en önemli şairlerimizdendir. Sezai Karakoç şiir evrenini genel olarak geleneksel ve dinî bir çizgide şekillendirmiş, daha sonra kısmen de olsa mitolojiden ve Batı şiirinden de beslenerek, yazınsal verimler ortaya koymuştur. Batı veya Doğu ya da tüm kavramlar onun şiirlerinde İslam’ın süzgecinden geçen bakış açısıyla yansıtılır. Yoğun imge sağanağı, Karakoç’un şiirlerine egemendir. Şiirinin, dil ve imge aracılığıyla gerçekliği yoğunlaştıran, en özlü ve en az söze indirgeyen bir anlatımı vardır.
Fikir dünyamızın oluşmasında büyük etkisi olan Karakoç şiirlerinin birçoğunda mekânların imgesel belleklerini oluşturmuş ve zihinlerimize kazımıştır. Hayber, Mekke, Medine, Kudüs ve İstanbul gibi kadim şehirlerin mistik tasvirlerini estetik bir dille meydana getirmiştir. Aynı zamanda Karakoç’un şehrimizin bir ilçesi olan Geyve’ye de bir ilgisi bulunmaktadır. Bu ilgi birçok ilgiyi beraberinde getirmiş Yazar İbrahim Tenekeci bu şiirden şöyle bahsetmiştir; Sezai Karakoç”un Mona Roza şiirini okuduğumda, şiirde geçen Geyve”yi çok merak ettim. Mutlaka o beldeyi görmeli ve güllerini koklamalıydım.
Geyve adının geçtiği her yerde akla, Karakoç’un “Mona Rosa” şiirinin ilk dizeleri gelir:
“Mona Roza siyah güller, ak güller / Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak / Kanadı kırık kuş merhamet ister.”
Şehirler medeniyetlerin sırrıdır; bir medeniyeti anlamak için şehirlerinde gezinmek gerekir. Hayata dair getirilen her yorum, bir neslin emanet alıp kendinden sonraki nesle aktardığı sır olarak geleneği taşımaktadır. Medeniyet nasıl bir özelliğe sahip olursa olsun, gelenek ancak böyle bir bellek aktarımıyla yaşar. Bellek aktarımı, hatırlama prensibiyle gerçekleşir çünkü insanın doğum ile ölüm arasında geçirdiği hayatta ona biçilen vazife kendisine öğretilen eşyanın adını hatırlamasıdır.
Bu nedenle, medeniyetler sahip oldukları gücü belleklerini taze tutabilmeleri sebebiyle kazanmıştır. Tıpkı unutmalarının bedelini yok olarak ödedikleri gibi… Velhasıl, Geyve, şairin şiirlerinde imgesel bir estetik ile belleklerimizde yer almaktadır. Fakat bu belleği bir sonra ki nesillere aktarma amacıyla onlarda Geyve’nin imgesel estetiğini uyandırmak amacı ile Sezai Karakoç Mona Roza şiirinin Geyve’nin herhangi bir meydanında yaşamasını talep ediyoruz. Şiirin görevi olan değerli ve önemli olanı işaret etme görevini şehirde bir anıt, bir tabela veyahut şiirin yazılı olduğu estetik bir tablo her ne olursa olsun şehrin insanının belleğinde yaşayabilecek bir kültür remzinin oluşturulması yetkililerden ricamızdır.
DÜNYADAN ÖRNEKLER :