Her şeyin bir hikâyesi vardır. Bir insanın, eşyanın, bir şehrin, bir yolun, bir ismin, bir kitabın… Ve onu anlamlı kılan ise her zaman kendi hikâyesidir. Sosyal54 olarak hikâyemizin ilk haftasını bitirdik. Şehrimizde, değerler bütününü sistemli bir şekilde ifade edebilecek, farklı disiplinleri kendi içinde besleyebilecek bir mecranın oluşumu amacıyla. Şehrini seven, güzeli arayan ve güzel ifade biçimini önemseyen ekip arkadaşlarımızla gönüllü ve doğal bir mecra oluşturduk. Bu süre zarfı içerisinde ürettiğimiz içeriklerin hepsinde müspet ve menfi tüm tespitlerimizi şehrimizin iyiliği için safiyane bir niyet ile dile getirdik. Bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz. Deve de bizim, diyar da… Fikirlerimizin taraflı, kişiliklerimizin bağıl ve özümüzün gür olduğunu belirtmiştik. Bu minvalde fikirlerimiz her daim hakikatten taraf kişiliklerimiz değerlerine bağıl ve özümüz onu yaratana sadık ve gürdür.
Doğru düşünce olmadan doğru düşünce faaliyeti olmayacağının farkındayız. Aynı zamanda doğru düşünen ve ahlaklı davrananın her zaman olduğu gibi kazançlı çıkacağını da bilmekteyiz. Bir şeyin her şey olduğu zamanlar birinden bir diğerine tesir etmeye başladığı vakitlerdir. Her insan doğruyu ve güzeli tek tek bulabilir fakat bunun tecellisi için en az iki insanın kavrayış, duyuş ve eyleyiş alanlarının birbirine geçişmesi ve müşterek aydınlanmaya kavuşmaları gerekir. Sosyal54 olarak amacımız ve gayemiz tam olarak budur.
Ele aldığımız konuları ve problemleri kendi problemimiz ve sorunlarımız olarak görüyoruz. Taşın altına elini koyanlardan olmak isteği ile çözümleme ve inceleme yapıyoruz. Kimseyi iğnelemek ve yermek niyetinde bulunmamaktayız. Gönül eylemekten ziyade gönül yapmanın kıymetini biliyoruz.Şairin dediği gibi insan çözemeyeceği problemi önüne koymaz. Tüm bu faaliyetlerde bulunurken bir İngiliz atasözü geliyor aklımıza; Nezaket zifiri karanlıkta esnerken ağzını kapatmaktır. Üslubumuzu ve çabamızı tam olarak bu nezaket çevresinde ifade etmeye gayret ediyoruz.