Akademisyenler teoriyi, Yerel yönetimler pratiği yönetir. İkisi arasında ki ilişkiye dair incelemeler.
Sakarya Üniversitesi ve yeni kurulan Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi 100 Bin öğrencisiyle artık şehrin nüfusuna, kültürüne, sosyal yaşantısına, ekonomisine hatta yerleşim yerinden mimarisine kadar önemli ölçüde sirayet eden bir etki içerisindedir. Üniversiteler günümüzde bilimin üretildiği, düşünce dünyasına girişin maarif alanındaki en önemli merkezidir. Üniversiteler, daire daire genişleyen perspektifiyle önce akademinin akademiye, sonra akademinin öğrenciye, daha sonra akademinin şehre ve buradan ülkeye ve dünyaya açıldığı mecralar olarak önemli bir konumda yer almaktadır.
Üniversitenin markalaşması, bulunduğu bölgeyi markalaştırması üretimi, tekamülü ve terakkisiyle söz konusudur. Yüzlerce bölüme, yüz binlerce öğrenciye sahip olmak nicel bir ifadeden öteye geçemez. Sakarya Üniversitesi ve Uygulamalı Bilimler Üniversitesi bu konuda Türkiye’de yer alan devlet üniversitelerine oranla oldukça başarılı bir çizelge üzerinde konumlanmaktadır. Ancak bu başarıdan, bu terakkiden bir şehir hakkı doğuyor. Bu şehir hakkına huzur hakkı da diyebiliriz! Yani akademinin şehirle olan ünsiyeti önem arz ediyor. Şehirler iki etki odağı üzerinde yükseliyor; Üniversiteler ve Yerel Yönetimler… Bu bağlamda Sakarya’da bu ilişkinin zayıf olduğunu rahatça gözlemleyebiliriz. Burada elbette bir takım idari ve politik sebepler olabilir. Ancak bu kimseyi şehri için güzeli istemekten alıkoymamalı. Velhasıl bu meselenin ikinci penceresi yerel yönetimlere bakıyor.
Yerel yönetimlerin, üniversite öğrencilerine yönelik bir takım hizmetleri bulunmaktadır. Özellikle ulaşım konusunda yerel yönetim – öğrenci teması zirveye ulaşır. Bunlar kurulan ilişkilerin rutini arasında yer almaktadır. Akademi – Yerel Yönetim ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtmak epey nazlı ve meşakkatli bir durum olsa da bu ilişkiyi sağlıklı bir zemine oturtmak mevcut şehir için önemli ölçüde fayda sağlar. Biz de bu ilişkiye binaen Sakarya’daki yerel yönetimlere üniversite işbirliği kapsamında birkaç tavsiyede bulunmak istedik.
Hepimiz biliyoruz ki, Akademisyenler üretir ve topluma sunarlar, yine hepimiz biliyoruz ki Yerel Yönetimler de üretir ve topluma arz ederler. Buradaki ince çizgi; Akademisyenler teoriyi, Yerel Yönetimler pratiği yönetir. Doğru teori doğru pratiği, doğru pratik doğru teoriyi bulursa ortaya fevkalade sonuçlar çıkabilir. Önerimizin niyeti çok açık, iş birliği… Ve bu iş birliğini diri tutacak bir platformun hayata geçirilmesi.
Nasıl bir platform?
Her şeyden önce Valiliğin iradesinin güçlü şekilde kendini hissettirdiği, iş gücünün (toplanma, organizasyon, tasnif, projelendirme, hayata geçirme) %50’sini Yerel Yönetimler %50’sini Üniversitenin oluşturacağı bir platform hayata geçirilmeli. Platformun yönetiminde Vali, Belediye Başkanları ve Rektörler yer almalı.
Bu platforma, alanı itibariyle yerel yönetimlerden (Fen, Sağlık, Kültür, Sosyal, Spor, İnsan Kaynakları, Muhasebe, İmar, Şehircilik, Ulaşım, Bilişim, Tarım vb.) temsilciler atanacak. Aynı şekilde Üniversite de bu alanlara göre bölümlerden akademisyenlerin platforma üyeliğini sağlayacak. Platformun işlevi aşama aşama profesyonel bir şekilde iş birliği çerçevesinde yönetimler tarafından belirlenecek ve bağlayıcılık-süreklilik esas alınacak.
Bu platforma atanan alan temsilcileri proje merkezli bir ilişki kuracak. Sıkça bir araya gelmek, iş yükünü artıracağı için iş birliği çerçevesinde nitelikli bir internet sitesi hizmete alınacak. Bu site karşılıklı üyelerin proje önerilerini rahatça paylaşabildikleri bir mecra olacak.
Örnek 1: Bir Akademisyen şehre dair veya şehri ilgilendiren bir proje fikrini siteye yükleyecek, mesela Turizm Fakültesi’ndeki bir akademisyen Karasu’da Turizm Destinasyonunu kapsayan bir proje fikrini mecraya yükleyecek. Konunun muhatabı olarak Karasu ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin dikkatine arz edecek. Eğer projeye dair tarafların olumlu yaklaşımı olursa platform sekreteri projenin temellendirilmesi üzere proje komisyonu oluşturacak. Taraflar önce teorik daha sonra pratiğe dökülecek şekilde süreci yönetebilecekler.
Örnek 2: Bir Akademisyen şehre dair yapmış olduğu bir araştırmayı kitap veya belgesel olarak yayına dökmek isteyebilir. Bu durumda tez, makale veya proje öneri formunu mecraya yükleyecek. Muhataplarını projeye dahil ederek paylaşacak ve yerel yönetimlerce bu destek görecek. Projelerin desteklenmesi veya hangi sebeplerden desteklenmiyor oluşu açıkça beyan edilecek.
Örnek 3: Belediyeler seçim süreçlerinde veya rutin olarak hizmet üretirler. Mesela bir Belediye köprü yapacaktır. Bu köprüye İnşaat Mühendisi farklı, Mimar farklı, Tarihçi farklı açılardan yaklaşabilir. Ancak tüm farklılıkları bir araya getirmek önemli ölçüde fayda sağlayabilir. Belediye yapmayı planladığı bir projeyi bu mecraya yükler ve akademisyenlerden tavsiye niteliğinde rapor hazırlamasını talep eder. Bu rapor doğrultusunda yine bir komisyon kurulabilir ve süreç takip edilebilir.
Örnek 4: Belediye şehre dair bir araştırma talep edebilir. Mesela “Sakarya’nın ilçelerini simgeleyen metaforlar” üzerine. Bunu bir araştırma konusu olarak sisteme sunar. Bu talebe karşılık halk kültürüne dair çalışan bir akademisyen tavsiye niteliğinde bir rapor hazırlar. Bu raporda buna dair Akademisyenlerden bir kadro oluşturulması, doktora öğrencilerine çalışma alanı açılması gibi tavsiyelerde bulunabilir. Hatta yerel yönetimin bir yüksek lisans, doktora öğrencisine bu alanda çalışması kaydıyla 2 sene zarfında burs imkânı vermesi sağlanabilir.
Sonuç: Bu örnekler yüzlerce çoğaltılabilir. Bir şehir meydanı, hastane, spor kompleksi, aile hizmetleri, engelli hizmetleri, çevre düzenlemesi gibi birçok alanda konunun muhatapları bir araya getirilebilir ve şehir adına oldukça faydalı bir platform kurulabilir. Platform bir web sitesi üzerinden olduğu gibi sıkça bir araya gelip şehrin sorunlarına dair fikir alışverişinde bulunabilir. Şehri için güzel şeyler isteyen herkesin kalıplarını bir kenara bırakması güzel sonuçlar doğuracaktır.