728 x 90

İyi Şeyleri Kabul Etmiyoruz!

İyi Şeyleri Kabul Etmiyoruz!

Sakarya ve iyi şeyler üzerine bir yorum…

Şehrin siyasetine nüfuz ederek veya birileri için yazarak siyasetin içinde konumlanmaktan beriyiz. Ne derdimiz var şehirle? Olan şeyler, yazdıklarımıza değer ölçüde mi? Bu sorulara peşinen “evet” cevabını verebiliriz. Ucundan tuttuğumuz, eleştirel yaklaştığımız meselelerin bugün Türkiye’de yaygın hale gelmiş hatalar olduğunu ifade etmemize gerek yok. Bir çürümüşlükten bahsedilecekse elbette bunu önce mükellef olduğumuz şehir üzerinden okumak isteriz. Bunun sebebini aslanın yattığı yerle ilişkilendirebiliriz.

Yazının başlığı muarızlık üzerine kurulu olabilir. Hatta peşinen iyi şeyleri kabul etmediğimizi söylemekte beis görmüyoruz. Kralın sofrasına davet edilince koşa koşa giden birileri olmaktan ziyade “Kral beni niye davet eder ki?” sorusunu soran bireyler olabilirsek o zaman iyi şeyleri kabul etmeyişimiz işe yarar bir hâl alacaktır. Kralın sofrasında kuş sütü bile eksik olmayacaktır, ancak siz o sofraya oturarak sevkolunmayı kabul eden birileri arasına dâhil olacaksınızdır.

Bize iyi şeyler verenlerin öncelikle zaaflarımızı istismar ettiğini görüyor ve iyi şeylerden endişe ediyoruz. Nostaljiye ve karın tokluğuna zaaflarımızın olduğunu düşünmek elbette yanlışların ve icraatsızlığın üzerini örtmekte bir maharet olabilir. Karın tokluğu karşılığında zaafları palazlanan medyanın bu örtbas etme gerçeğine karşı eleştirel yeteneklerini kaybetmiş olması da cabası…

İnsan şehri için en iyisini isteyecektir, çünkü şehir onun yaşam alanıdır. Yaşam alanını güzelleştirmek perdesi altında bize sunulan her “yatırıma” sorgusuz sualsiz alkış tutarsak felaketimiz yaklaşıyor demektir. Hazırda bulduğu şeyleri bize kazanılmış şeyler olarak sunanlara karşı bir tavır içerisinde olmazsak, bizi inemeyeceğimiz bir trene bindirmelerine de razı olacağız demektir. Adı her ne olursa olsun biz trene binmeyi reddediyoruz. Trene binmeyi reddedenler, ağzına çalınan bir parmak balı da reddetmeyi göze alacaklardır.

Son Yazılar