Siyaset ve gençlik üzerine eleştirel bir yaklaşım.
Kimlik hem modern hem de geleneksel dönemin en tartışılan ve üzerinde kafa yorulan, sorular sorulan meselelerinden birisidir. Zira bir tanımlama, bir aidiyet ve bir ifade biçimi olarak, insanın varoluşsal pozisyonu ile ilgili hususu belirtir. Geleneksel dönemden birçok ayrışma noktasıyla beraber belki en dikkat çekici ayrışma noktası, modern dönemin kimlikler üzerindeki yaralayıcı, parçalayıcı ve savunmasız bırakıcı etkisidir. Zira modern dönem boyunca insanlar, siyasal kimliklerini bir çeşit ideolojik konumlarına hamletmişler, buradan da sığ̆ ve derinliksiz bir kültürel varoluşa ulaşmışlardır. Bu sığlık, zihinler üzerinde derin tahribatlar bırakmıştır. Bu, modernleşmenin de ötesinde, yeni bir siyaset ve varoluş̧ tanımlaması çabasını getirmiştir.
Modernite ile birlikte zaten oldukça parçalanmış̧ olan kimlikler üzerinde etkisini gösteren post modern felsefe, zihinsel, felsefi ve kültürel dönüşüm sürecini hızlandırıp derinleştirirken, bütüncül bir siyasal içerim olarak kimlik’e yansımış̧ buradan da yeni bir toplumsal ve siyasal kültür inşa olmuştur. İşte bu yeni kavramsal dünya, Türkiye’nin siyasal kimlikleri açısından da oldukça dönüştürücü sonuçlar doğurmuştur. Kimlik kavramının özü̈ dönüşüme de uğramış̧ ve siyasal alanda, ucu-sonu belli olmayan bir kimlik algısı şekillenmeye başlamıştır. Somut olarak bunun en net yansıma alanını ise genç̧ kuşaklar oluşturmaktadır. (Babacan, Abdurrahman)
30 senedir dünyadaki değişim ve dönüşümün varlığı, tarih sahnesinde çok nadir rastlayabileceğimiz nitelikteki bir tanıklıktır. İnsanların dünyayı algılayış ve kavrayış modelleri 30 yıl öncesine göre bir hayli değişmiştir. Fizikî dünyanın verileri metafizik algımızı değiştirmiş, teknolojik gelişmeler ise tepki ve tavırlarımız üzerinde değişime sebep olmuştur. Hal bu durumda iken siyaset sahnesinde aktüel ile bağını kuramayacak kadar yaş almış bir zümrenin bir hayli etkin olması, siyasetin amaçlarını ve çıktılarını toplum nezdinde istenilen seviyeye çıkaramamaktadır. Zaman algısının dairesel zeminden doğrusal(lineer) zemine doğru kayması artık yaşını almış insanların tecrübeli oldukları olgusunu da ortadan kaldırmıştır. Daha açık anlatacak olursak, 15 yaşında ki gencin artık iletişim araçları, haberleşme veya herhangi bir bilginin öğrenimine ulaşmak için bir diğer kimseye ihtiyacı kalmamıştır. Üstelik zamanımızın gelişmelerine artık gençler değil yaşlı bireyler ayak uydurmak zorunda kalmaya başlamışlardır. Globalleşen dünyada artık sadece yerel ve lokal kalan değil kafasını kaldırıp kendinden başka diyarlarda neler olduğunu ve bittiğini bilen, dünyayı takip eden insan ihtiyacı artmıştır. Normları ve nüansları yakalamak lokal ile globali cem edebilmek ancak genç, aktüeli yakalayabilen keskin zekâların işi haline gelmiştir.
Fakat siyasette bulunan gerontokratik (yaşlılar yönetimi) algı sebebi ile gençler Kendisi için kuşak olma yoluna girememiştir. Gençler yaşlıların resmigeçit törenlerinden öte bir görünüm sergilememektedir. Genç kuşaklar ya eskilerin söylemlerini terk ederek bağlamsız bir dinamizme yönelememekte ya da eleştirel olmayan şekilde eskileri tekrarlamaktadır. Gerontokratik kültü rejimde ve siyasette olanların gençleşmesini engellenmekte, yeni kuşakların doğumları ertelenmektedir. Eski kuşakların paradigmatik etkisi altındaki yeni kuşaklar cesur, ileriye dönük ataklar gerçekleştirememekte, bilakis eskilerin gölgesinde olmanın konformizmini yeğlemektedir. Bunların dışında kendi özgünlüğüne yer açmak isteyen gençler fırsat bulamamaktadır. Ne politik ayrışmalar yaşanmakta ne de yeni kuşaklar kendi entelektüel ayrımlarını ortaya koyabilmektedir. Eski abilerin ya da ablaların açtığı yollardan farklı yeni patikalar bulunamamaktadır.(Padır Hüseyin)
Bu nedenle yeni kuşaklar kendi yeteneklerinin üstüne çıkmaları gerekirken çok altında var olmaya razı olmaktadır. Geçmiş mirasın korunması güdüsü kendi arzusuna ket vuran bir amaca dönüşmekte, yeni kuşakları ebedi çocukluğa mahkûm etmektedir.
Bu minvalde yerel siyasetimizde bulunan estetik ve fikir yoksunluğu, ayrıca muhteris insanlar tarafından kaplanmış ekonomik ve siyasi mecraların yarattığı tıkanıklık, ancak sağlam bir fikre mensup genç ve heyecan dolu insanlar tarafından giderilecektir. Değer yargılarına sahip çıkma konusunda ve siyasette erdem gösterebilme adına kaybedecek hiçbir şeyi olmayan genç bireyler Sakarya siyasetinde doğruyu temsil edecektir. Bu sebeple devlet temsilcileri tarafından da sürekli dile getirilen bu gerçeği artık algılarımızda doğru yerleştirmeliyiz. Hali hazırda görevde olan genç siyasetçilere destek olmalı ve gösterdikleri erdemli eylemleri takdir etmeliyiz. Yeni şeyler söyleyen ve eskinin değerini, kıymetli olanını yeni formlarla harmanlayabilecek seslere kulak vermenin vakti gelmiştir.
Değişen ve dönüşen dünyada insanların bayağılıktan ve retorikten usanma vakitleri yaklaşmaktadır. Globalden yerele önümüzdeki yıllar teorik bilgiye sahip, kendini açıklayabilen, reklam yapma ihtiyacı bulunmayan, ihlaslı ve duruşu kendinden menkul değerli insanların olacaktır. Siyasette her dönem çeşitli makamlarda tekrar tekrar ortaya çıkan isimlerin de “inandıkları davanın” selameti için dediklerimize kulak verme zamanı gelmiştir. Söylem ve eylem birliğini sağlamak, politikanın ortaya attığı “gençleşme” idealini yaşatmak için birçok kalıptan kurtulmalıyız. Bu açıdan nitelikli gençleri keşfetmeli ve onların enerjisini doğru yöneterek yerel ve ulusal siyasete adapte etmeliyiz.
Mevcut durumda oluşan algının sağlıklı yürümediğini anlamak için şehrin havasını koklamak yeterli olacaktır. Çoğu zaman yerel basın mensuplarının bazıları gibi bazı “idarecilere” siyasette ve yönetimde ikinci dönem öngörülerinde bulunamasak da, aksine bazı idarecilerin şehrimizde oluşturduğu tahribatı sıkça dile getiriyor oluşumuz kendilerinin ve şehrin iyiliğini istemekten başka bir niyet taşımamaktadır. Ne yazık ki, “maşallah iyi ki böyle bir başkanımız, idarecimiz, milletvekilimiz var, kıskananlar çatlasın” üslubunu haiz olamadığımız için dediklerimizin de muhatapları tarafından pek anlaşılacağı ümidi içerisinde değiliz. Elbette duyan ve anlamak erdemine sahip olanlara sonsuz saygı duyuyoruz. Çoğu zaman da samimi duygularla bizi anlayanların var olduğunu hissediyoruz. Rotasını faturalar üzerinden tayin edenlerden olmaktan uzaktayız. Uzakta kalanlara selam olsun.